İnsan zihnidir karanlığı inşa eden.Zihin körelmiş, dar kalıplara ve inançlara hapsolmuşsa karanlıktır dünya, inanıyorsa her şey kötü, her şey felaket her an kötülük gelebilir her yerden diye dünyası karanlıktır bu kişinin.
İşte psikoterapi zihin dünyasını inşa ederek yeniden aydınlatmaktır. Duygusal blokelerin açılması, zihinsel yanılsama ve çarpıtmaların bilimsel olarak terapi teknikleriyle çalışılmasıdır.
Hayatta hiçbir şey zihnimizdeki algılardan ibaret değildir. Algı gerçekliği bozan şeydir. Hakikat bizim idraklerimizin çok ötesindedir. İnsan zihni sınırlıdır, görecelidir.
Zihnin ürettiği bilişsel ve duygusal tuzaklar vardır. Olayları felaketleştirir. seçerek algılar, geneller, sabitler, etiketler. Dolayısıyla hayatta hiçbir olayı bütünüyle objektif algılayamaz ve hatırlayamaz insan. Bu sebeple içinden çıkılmaz hale giren sorunların aslında zannettiğimizin ötesinde ne gibi çözümlerinin olduğunu fark ederiz. Bizi mahvedenin kişiler ve olaylardan ziyade kendi
“anlam dünyamız” olduğunu fark ederiz. Ve anlamların değiştikçe nasıl şifalandığımızı, nefes aldığımızı iyileştiğimizi hissederiz.
İyileşmek zaman ve süreç içerisinde gerçekleşir. İyileşmek önce dağılmayı gerektirir. İnsan göze alabildikleri kadar yaşar, varolur. Neyi göze alamadığınıza bakın, işte ordan çıkamadığınız sürece hayatta hep bir kısır döngüde kalmaya mahkum olursunuz.
Döngülerden kurtulmak, yeni bir benlik inşa edebilmek için psikoterapi en güvenli, sağlıklı ve keyifli yolu bize sağlar. Ancak bu da yine göze alabildiklerimiz kadar fayda verir…